20 Aralık 2015 Pazar

Ev de kavga var

Hafız yorgun argın eve dönünce , karısı bir surat döktü ki , şaşırdı kaldı . "Hanım ne bu surat , sen böyle kızmazdın ?". deyince hanımı " Nasıl bu eve karı getirirsin ." deyince  Hafız gülme kirizine yakalandı . Kendine zor hakim oldu . "Cancazım akıl ver bu Ay ışığından onu üzmeden nasıl kurtulurum . Onların olduğu yer yandı , onu bıraktım geldim ." Hanımı " Evli olduğunu bildiği halde nasıl senle evlenmek ister ."
"Onlar farklı bizden de ondan , yılan görürsen sakın dokunma yaralama emi. " Hafız  Ay ışığının anlattığı hikayeleri düşündü .Onlar çok farklı yaşamları vardı , gündüz onlar için uyku zamanıydı  ,gece onlarındı .Değişik bir dünyaları vardı . Neden onları gördüğünü de anlamadı .Acaba maraz dedikleri hastalığada yakalanıyor olmasındı , akıl sağlığı gitmeye başlamasın . Onu görünce bu evliliğin olamayacağını söyleyecekti , başka çaresi yok .
Ay Işı geşmedi , Hafız onu hayal yada bir rüya olduğuna kani getirip , olayları unuttu .Yıllar geçmiş dört çocuğu olmuş , hepside büyüyüp serpilmiş , evlenecek çağa gelmiş . En küçük kızı çok güzeldi
onu evden çıkartmıyor başına bir iş gelmesinden korkuyordu .
Küçük kızı bir gün , evde kimse olmadığı bir vakit , dışarı çıkmış ormana doğru gidip , bir daha geri gelememiş . Bir gün boyunca onu aradılar , en ufak bir ize rastlamadılar , ya vahşi bir hayvanın saldırısına uğramış yada kaçırılmış , belkide başına bir iş gelmişti.
Aklına Ay Işığı geldi , onlar bulabilirdi , ona ne demişti çok  hızlı bir şekilde arayabilirdi . Ormana gelmiş , güneş batmak üzereydi , ateşi yaktı ve beklemeye başladı . Seslerle irkildi , dönüp baktığında Ay Işığı geliyordu , yanında küçük kızlarla , onlarda ona benziyordu ve çok güzellerdi .Ay Işığı hüzünlü bir sesle "Hayırdır Hafız sen buralara gelirmiydin ?"
"Sen gelmedin , bizi gözetlediğini de biliyorum , karıma söylediklerimi duyunca sende gelmedin . Biliyorsun biz , neyse bunlar senin kızların mı?" Ay Işığı başını salladı . "Senden bir ricada bulunmaya geldim , bana yardım edebilirmisiniz diye , dünden beri kızım kayıp , bulamıyorum , sizde bana yardım edebilirmisiniz ?"Ay Işığı ona baktı , bakışları ilk gün gibiydi . "Kızlarımla ararız diğer kardeşlerimizde yardım ederler . ""Sen eve git biz arayacağız , yarın akşama kadar bizi bekle , bir haber olursa , sana gelir söylerim ."
Ay Işığı gerçekten pırıl pırıldı Ay'ın altında , yanında ki kızları da sanki kopyasıydılar .. Kızlar annelerinin yanından hiç ayrılmadılar ağaçların arasında kaybolup gittiler ..
Hafız yatıp , sabah eve gitti . Karısına her şeyi anlattı . İlk defa anne kalbiyle kıskançlığı unutup . Yinede bütün gün aramaya devam ettiller . Gece olunca saatler geçince ,gecenin yarısında , dışarda bir ses geldi , koşarak çoktılar . Hafız yerde yatan Ay Işığının kızını gördü aldı . içeri götürdü . Hafız onu insan gibi görürken karısı , yılan olarak görüyordu . Kız Hafızın kulağuna bir şeyler söyledi . Karısı yılanın tısladığını gördüğünü, Hafız anladı hemen içeriden karısına süt getirmesini ve et yemeğindeki kemikleri getirmesini söyledi . Onları kıza yedirip içirdi . "Annemle her yeri aradık ve kızını bulduk ama ,saldırıya uğradık , İki tane harami kılıklı adam kızını kaçırdı , yeride şurası , adamlar buraya gelip , diğer kızlarını da kaçıracaklar , kızına bir şey yapmadılar satacaklar . Ben gelirken köylülerden biri taş attı , yılan gördüğü için , ona bir şey yapmadım . Beni siz götürün ne olur .Hafız kızı evine götürdü , Ay ışığı kızına olana üzüldü bir an asabileşir gibi olunca kızı onu sakinleştirdi . Hafız bir kaç adamla o adamları yakalayıp jandarma teslim ettiler . Kızına dokunmadıkları için o kadar seviniyordu ki , ..
 Kızını eve götürürken kız etrafta gezen yılanları gösterince , babası onların ne olduğunu anlatınca ,"baba bana yardım ettiler biliyormusun "çok korktuğu için o an olanları kavrayamadığını anlattı .
Kızını eve götürürken Ay Işığından hariç birileride onları takip ediyordu . Ay Işığı bunu anlayınca durdu ve bekledi , kendi eşiydi . Kıskanmış ve ne olduğunu anlamak için onları izlemişti .Bu arada küçük kıza bakıp duruyordu . Ay Işığı sinirlendi , "neden ona bakıp duruyorsun " "Ay Işı farkında değilmisin, kıza iiyi bak kime benziyor , 


6 Aralık 2015 Pazar

Her canlı gibi cinler de ölür

Hafız gurbete gittiğinde bir çok cin hikayesi dinlemiş Ay ışığı da kendi hakkın da hikayeler anlatmaya başlamıştı ve işinin gittikçe zorlandığını anlamaya başlamıştı .Cinler insanlardan önce burada yaşıyordu . Ay Işığı yaşını ona söylememişti 
. Hanımı onun sık sık ahıra gitmesinden şüphelenmiş peşi sıra arkasından , gitmiş kocasının yerdeki yılanla konuştuğunu görünce , kocasının çarpıldığını anlamış, ne yapacağın bilememiş .
O gün bu gün dertlenmiş . Bir gün hafız  cin kızını alıp ormana gitmiş . Birde ne görsünler ormanda yangın çıkmış orman diye bir şey 
, kalmamış . Ay ışığı evini çok zor bulmuş , oradaki her kes onu merakla beklemiş , hafız onu bırakıp geri dönmüş . Karısı ondaki halleri ona söyleyince , oda her şeyi anlatmış , karısı önce şaşırmışsa da , aklı gönlünden önce çalışan bir hanım olduğu için , tedbiri almalarının gerekliliğini anlamış . Babası onun iyi bir hocaydı ve bu hikayelerle büyümüştü . Ne hikmetse büyük şehirlerde böyle şeyler olmazken böyle tenha yerlerde olması olağan bir şeydi . 

.                  BÖLÜM_6_






11 Ekim 2015 Pazar

Cinle evlenemem



Genç hafız , bu evliliğin olamayacağını biliyordu , ama önce cin kızına bunu ikna etmesi gerekirdi yoksa , ona musallat olacaktı .Köyüne gitmiş , gerçekten de bir oğlu olmuş , evinde bayram şenliği vardı . Bu sevinç böyle giderken , gece ahırdan bir ses geldi, gitti baktı ki , yerde bir yılan kıvranıyor , atta ondan korkmuş , kişniyordu . Hayvanı sakinleştirirken , yılan ortadan kayboldu ve yanına cin kızı gelmişti ."Neden gelmedin , seni beklemekten uykularım kaçtı " dedi cin kız, genç hafız endişeliydi ."Gelemedim işlerim çok , ama iyi ki sen geldin güzel kız " deyince cin kızı o kadar sevindi ki,  yüzündeki kızgınlık gitmiş , bir o kadar daha güzelleşmişti. Cin kızı samanlığın yanında ki balyaya oturdu . " Babam dan izin aldım , o da merak etti seni , geldim ki sen karınla ve çocuğunla mutlusun , beni unuttun sandım" bir an gözlerinden sanki şimşek çakmış gibiydi , Hafız işim çok zor diye düşündü ."Adın ne senin güzel?" cin kızı bütün güzelliği ile edilen iltifata karşı yumşamış , " Ay ışığı " dedi.. Genç hafız kıza "Ben müslümanım , evli olmadığın kadınla yanlız başına duramazsın Ay ışığı ." "Senden isteğim var , bura da oğlum ve karımla beraber yaşayacaksın evlenince . Onları korkutmadan ve haberleri olmadan yaşayacaksın " Benim yaşam tarzımı öğrenmen lazım , önce bak öğren sonra kararını verirsin , eğer aileme zarar verirsen , sana küserim , seni sevmem , anladın mı ?Ay ışığı , ona şöyle bir baktı , evet doğru söylüyordu . İkisi de bambaşka boyutlarda yaşayan varlıklardı. Gece onlar hayatı yaşarlarken gündüz onlar yaşıyordu . 
"Ay ışığı , ben insanım , sana her istediğini veremem , sana zarar vermekten korkuyorum , o kadar güzelsin ki , bakmaya doyum olmuyorsun ama seni tanımam lazım , ikimizin iyiliği için ."Hafız zaman kazanmaya çalışıyordu , bu işten kurtulması gerekiyordu .

7 Ekim 2015 Çarşamba

Mahkemede isin ne?

Hafız hem korku hemde , merakla adamların götürdüğü yere gitmeye başladı . Bir sis bulutu sarmıştı etrafı , nereye gittiklerini bile anlayamadı , halbuki buraları avucunun içi gibi bilirdi . Terlemeye başladı , bu iş hiç tekin değildi , okumaya başladı , sessizce . Adamlar kocaman bir evin önüne getirdiler onu , bu ev buradaydı da bunca sene neden göremediğine şaşırdı .
 Evin kocaman kapısı açıldı , içeride bir sürü insan ama bu insanlar müslüman değildi herhal , kadınlarının başı açıktı .
Kendi kendine " acep o şeylerden mi bunlar yoksa eskiden kalan Rumlardanmıydı bu insanlar ." İyi saklanmışlardı o halde , ama içinden bunlar cin olduğunu düşündü, birden o kızı gördü . Daha da bir güzelleşmiş , kocaman gözleri ile ona hayran hayran baktığını gördü . Şaşkınlık bir yana etrafına bakındı , eşyaları bile farklıydı , giysileri pırıl pırıl parlıyordu .
Sonunda onu bir odaya götürdüler , oda o kadar kalabalıktı ki , daracık açıklıktan bir masanın başına getirildi , masanın başında oturan , çok heybetli iki adam oturuyordu . Ona baktılar ve 
"Bizim kim olduğumuzu biliyor musun ?" diye sordu . Genç hafız başını hayır anlamında salladı . 
"sizi tanımıyorum ama demin gördüğüm kızı tanıdım , bir kaç ay önce yaralı bulmuştum , hastahaneye götürüken , dinlenme yerinde kayboldu ." diye söyledi .
"Ondan önce bir şey gördün mü ?" diye sordu oturan adamlardan daha irice olanı .
"Hatırladığım kadarı ile iki yılan gördüm , hızlı bir şekilde ormana kaçtılar , daha sonra da o yaralı kızı buldum ." dedi.
"Şimdi burada ne işim var diyeceksin , ben o yaralı kızın babasıyım , sayende kızım hayatta ama yanında ki arkadaşı kıskançlık yapıp onu yaraladı , kızımı öldürecekken , senin gelmen onu korkutunca , kaçtı kaçarken kızımı yaraladı kendide kaçarken dereye düştü tepeden , suda boguldu ." "Kızımı yaralı bıraksaydın , ölecekti , sen onu bıraktığında biz onu aldık ." Biz yılan kabilesiyiz , gündüz mecbur kalınca yılan oluyoruz , o zaman çok savunmasız oluyoruz ,  Kızımı boynundan ısırdı , zehirledi , sayende kızım sağ , dile bizden ne istersen . " Diye söyledi . Genç hafız , başını salladı , bir an önce gitmek istiyor . Kalbi küt küt atıyordu .
"Ben Allah rızası için yaptım , bir şey istemiyorum . Evime gitmek istiyorum ." dedi .Kızın babası , ayağa kalktı , onun yanına geldi , genç hafızın yanına geldi , hafız başını kaldırıp bakmak zorunda kaldı . 
" Bak delikanlı kızım seni çok sevdi , seninle evlenmek istiyor , istersen , evlendirelim seni ." dedi sonra " Ama kimse senin bu yaşadıklarını görmeyecek , anlatırsanda sana deli gözüyle bakacaklar ." dedi , Hafız şaşkın kıza baktı , o kadar güzeldiki , ama evliydi , "Ben evliyim "dedi .Kızın babası güldü , "evet biliyoruz , hatta bir oğlun da var , çok tatlı " dedi . Hafız şaşırdı karısı doğum ypmıştı , birden yerinde duramaz oldu . " Ben bu konuyu daha sonra konuşa bilirmiyim !" dedi . Onların ona zarar vermeyeceğini anlayınca rahatlamış oğlunu duyunca yerinde duramaz olmuştu .
Kız ona bakıyordu , öylesine güzeldi ki , kalbi hızlı atmaya başladı , aklına bir şey geldi . "Siz hangi dine mensupsunuz ? " dedi . Kızın babası " Bizim dinimiz yok , ama gördük ki sizin var , sen bir şey okuyup giderken kızım senin peşine takılmış , onu seven başka bir gencimiz , kıskanmış , kıskançlık gözleerini kör edip kızımı öldürmeye kalkmış . Kızım senden başkası ile de evlenmeyeceğini söyledi , bizim soyumuz kızımızla gider , eğer evlenirsen , benim yerime de sen geçeceksin ilerde. 
                             BÖLÜM_4_ 


Gördügü aslın da ne?

Gece ilerlerken elektrikler gelmediği gibi , yeni bir komşu daha da geldi , o da hikayenin geri kalan kısmını dinlemeye başladı , anlatan teyze , bazen duruyor , hatırladıkça , en ufak ayrıntısına kadar anlatmaya başladı. 
Genç adam yerde yatan genç kıza yaklaşırken , bir taraftan da , dua okuyordu , Ne kadar güzeldi Ya Rab'bi! dedi kendi kendine , buralarda böyle upuzun saçlı başı açık kadın veya kız yoktu , yabancı olsa gerek diye düşündü .
Kızın otlar içinde kıvranması , onun geldiğini fark etmesiyle durdu , kız korkuyla ona baktı .
"Nasıl geldin bu hale , kimsin , bu dağ başında ne arıyorsun dedi " genç adam .
Kız konuşamadı , açtı ağzını ama konuşamadı yine.. Genç adam kızın yarasına baktı , boğazında bir yara vardı , çebinden , karısının verdiği mendili , çıkarıp , kızın boğazına sardı . Ne yapacağını bilemedi , onuda şehre götürse jandarmaya teslim eder , otobüse yetişebilirmiydi , haftada bir otobüs kalkıyordu ve onu kaçırırsa bir hafta beklemek zorunda kalacaktı . Kız yerinden kalkamadı , kalkacak gibi de değildi . Onu sırtına aldı ve aşağı doğru  gitmeye başladılar , hava aydınlamaya başlarken , uzaktan bir minare göründü , genç adam patika yollarda giderken yorulmaya başlamıştı . Kızı bir ağacın altına bırakıp , dereden su alıp ona içirmek için belinde ki matarayı , aldı . Su doldururken sabah namazı geldi aklına  , hemen abdest aldı . Kızın yanına gidince kızı yerinde bulamadı . Kızın yerinde ona taktığı mendil ve yılan kabuğu vardı . Kız gitmiş mi idi , etrafa bakındı yoktu . Mendili alırken yılan kabuğunu da mendilin içine sakladı . 
Namaza durdu , sabah namazını eda edip yola koyuldu . Genç adam hızlı koşar adımlarla , otobüsüne yetişti . Hava aydınlanmış otobüse binip gurbete yola çıkmıştı , kış gelmeden para kazanıp , geri gelmesi gerekiyordu . Genç adam gurbette işçilik , marangozluk bazende imamlık yaptı  , epey bir süre sonra para kazanıp , evine geri dönmeye karar vermiş , aylarca gurbette çalışmış karısına arada gönderdiği mektuplarla haberleşmiş. Hediyeler almış , kışlık erzak birde yükü taşıması için at almıştı . Dağa çıkarken hava aydınlıktı ama yükü ve yokuşun yüzünden geceye kalmışlar . Akşam namazını kılıp tekrar ormanın içinden patika yolların , derelerin içinden geçerken , aklına o yaralı kız gelmiş . Kızın kaybolduğu yerden geçerken , çok acayip bir şey oldu... Birden bir kalabalık gurup , onu ve atını çepeçevre sarmışlar . Ne oluyor demeden onları başka bir yere götürmeye başladılar . Genç hafız şaşkın şaşkın , onlara baktı , buralardan değildi bu insanlar , giyinişleri , yüzleri çok değişikti .                   BÖLÜM __3__

                                  

6 Ekim 2015 Salı

Gecenin sesiz taniklari



   Yıllar önce K . Kıbrıs ' ın olmazsa olmazı , elektrik kesintilerinin olduğu bir geceydi , yağmur ve fırtınanın adaya hüküm sürdüğü ama komşuların bir araya geldiği yine bir barakati gecesiydi , bu geceler de komşular birbirlerine gider , kapıya geleni bilemez  , amma illaki komşulardan biriydi . 
 Çocuklar sobanın etrafında anne babalarının anlattığı eski hikayeleri anlatırken onları unutur , eski memleketlerinde duydukları yarı yaşadıkları hikayelerden birini anlatırken , çocuklarsa büyük ilgiyle onların anlatacağı o hikayeyi dört gözle beklerdi . 
Her zaman ki gibi hikaye , gece yola çıkan birinin hikayesiydi , gece yolcusu , araba ve yol olmadığı , için yürüyerek patika yollardan karanlık orman ve mezarlıklardan geçmek zorundaydı .
Ya bir hasta varmıştır yada büyük şehir ' e veyahutta iş için gurbete gidiyormuştur .
 Bu diyarın çocukları yetişirken , inançlı yetiştirilir , bir çoğu da hafız olurdu . Bu çocuklar da büyük çoğunluğu erkek çocuklardı .
Yine böyle bir gecede gurbete çalışmaya giden bir genç adam , yeni evlenmiş , mecburiyetten iş için eşini annesine bırakıp , yollara koyulmuş . Sabahın kör karanlığında kalkıp yıldızların bile kaybolmadığı bir vakitti , eşi ve ailesiyle vedalaşıp , ulu dağları inerek aşağı köylerin birinde sabah namazını kılabileceği ve dinlenebileceği yere giderken , bu arada hikaye Karadeniz de Trabzon Çaykarada geçiyor , size fikir vermesi açısından belirtmek istedim .

 O karanlıkta ormanları ve patika yolları ve arada ki vahşi hayvanların sesini eklememe gerek var mı? bilmem . Birde her an karşınıza bir süprizin çıkması da an meselesi idi . O zamanlar da ki hala ıssız , hırlı hırsız , katil yada eşkiya çıkması an meselesi . Yola çıkan genç adam , hafız , korkusunu yenmek için etrafına bile bakmadan ezbere bildiği yolu giderken HATİME bile başlamış , dağın , ormanın ve yer yer mezarlıkların kenarından dağın aşağısına doğru inmeye başladı . İnerken bir şeyide fark etmişti , izleniyordu . Elindeki el feneri ile hızlı hızlı yol alıyordu , annesi her zaman asla hayvan dahi olsa onlarla konuşmamasını izbe yerlerin tekin olmadığını öğretmiş , aklını yitiren hikayeleeri ile büyümüş olan genç adam , Kuran-ı ezbere devam ediyordu . Farkında olmadan sesli okuyormuş , hafız genç , bir süre sonra kendini hatime kaptırıp , kafasında ki her şeyi unutmuştu , yer yer yıldızların sönmeye başladığı sabah vakti girmiş ezan , seslerini duymaya başlamıştı , vadiden geçtiği için de aşağı köylerin tüm ezan sesleri vadiye dolmuş , sıra ile yankı yapar gibi tekrar tekrar ediyordu . Sanki birilerini görmüş gibi yüreği ferahlayıp , hatime devam ederken , yol kenarındaki iki yılan beliriverdi . Oldu olası yılanları sevmez , onlardan korkar ama yinede yoldan geçmesi gerekiyordu . Bu ara da hatim ' e devam ederken yılanların etrafından geçiyordu ki yılanlar birden kenara çekilmiş , ağaçların arasına girmişti . Yüreği rahatlamış aşağı doğru ilerlerken , insan sesi bir inilti duydu . " imdat , bana yardım edin " diyordu bu ara da belirtmeliyim , bu bölgelerde türkçe nin yanında romeyika dili ilede konuşuluyordu . 
Ses o kadar acı idi ki koşarak sese yöneldi , yerde uzanmış bir genç kız vardı , o kadar güzel , bir kızı hayatında görmemiş ti , genç kız kanlar için de yerde kıvranıyordu , büyülenmiş gibi kızın yanına giderken , anne sözü aklına geldi ve felak ve nas süresini okumaya başladı . Kıza yardım edecekti ne olursa olsun , kız hakikaten ağlıyor , kan kaybettiği belliydi , yanı başı kan içindeydi . gen adam
"Neyin var , bacım " dedi ,yere eğildi "bu vakitte ne yapıyorsun bu ormanda . Kıza eğilip yaralı yeri neresi diye baktı , gördü ki , genç kızın bogaz kısmı kan revan içindeeydi .
Tam bu sırada kapı çalmış hikayeyi anlatan komşu susmuş , bakışlar kapıya yönelmişti . Komşu kapıyı açınca karşı komşusu kapıda belirmiş bir  elinde fener  diğer elinde bir tencere ile o da sohbete dahil olmuş , çocuklar gelene kızmış hikayenin ortasında meraktan sabırsızlanmışlardı .
BÖLÜM _2_